YÖNETİM EDEBİYATI: ORHAN KEMAL’İN MURTAZA ROMAN İZLEĞİ

Author :  

Year-Number: 2022-1
Yayımlanma Tarihi: 2022-06-21 18:21:20.0
Language : Türkçe
Konu : Yönetim ve Strateji
Number of pages: 166-194
Mendeley EndNote Alıntı Yap

Abstract

Yönetim edebiyatı, yönetimbilim yazınında yeni bir alanı tanımlar. Yönetimi edebiyatla birleştirme veya yakınlaştırma çalışmaları olarak disiplinlerarası bir nitelik taşır. Ancak ne yönetimbilim yazınında ne de yönetim akademyasında yönetim edebiyatına ilgi beklenenin üstünde değildir. İlginin azlığı daha ziyade yönetim edebiyatı içlem ve kaplamı ile edebiyat izleklerinin nasıl bir yöntembilim ile izleneceğine yönelik belirsizlik kaynaklı düşünülebilir. Makale söz edilen belirsizliği giderme amaçlı, güçlendirilmiş yönetimbilim kapasitesi araştırma kapsamında önerilen kavram bağımlı analiz tekniği uygulaması ve Orhan Kemal’in Murtaza romanı örneği üzerinden izleği yapılmıştır. Böylece hem adlandırılan ve tanımlanan yönetim edebiyatı kapsamı, hem de bu yönde muhtemel tartışmaların nasıl olgunlaştırılacağına yönelik bir yaklaşım sunma hedeflenmiştir. Makale yönetimbilimde edebiyatın rolünü anlamlandırma ve kuramsal yapılandırma için kısa notlar verildikten sonra, önerilen yöntembilim ile yönetim edebiyatı açısından Orhan Kemal’in “Murtaza” romanının değerlendirilmesi şeklinde iki ana başlıkta düzenlenmiştir. Murtaza romanı da iki boyutlu ve her bir boyutu iki aşamalı şekilde değerlendirilmiştir. Birinci boyutta, roman yazarının ve bizzat romanının arkaplanı analiz edilmiş, ikinci boyutta yönetim olguları tespitine dair romanın yönetimsel analizi yapılmıştır. Neticede yönetimbilim alt disiplini olarak yönetim edebiyatı kapsam ve içlem görünürlüğü sağlanmıştır. 

Keywords

Abstract

Management literature defines a new field in managementology literature. It has an interdisciplinary nature as studies of combining or converging management with literature. However, the interest in management literature is not higher than expected, neither in managementology literature nor in management academy. The lack of interest can be thought of mostly due to the uncertainty about the extension and intension of the management literature and the methodology to follow the literary main orientation. In order to eliminate the ambiguity mentioned in this article, the application of the concept dependent analysis technique proposed within the scope of strengthened management science capacity research and the example of Orhan Kemal's Murtaza novel were made. Thus, it is aimed to present an approach to both the named and defined scope of management literature and how possible discussions in this direction can be matured.
The article is organized under two main headings as the evaluation of Orhan Kemal’s novel “Murtaza” in terms of the proposed methodology and management literature, after giving short notes for making sense of the role of literature in managementology and for theoretical structuring. Murtaza’s novel was also evaluated in two dimensions and each dimension was evaluated in two stages. In the first dimension, the background of the novelist and the novel himself was analyzed, and in the second dimension, the managerial analysis of the novel was made regarding the determination of management phenomena. As a result, the extension and intension visibility of management literature as a sub-discipline of managementology has been provided. 

Keywords


  • Management literature can be expressed as the examination, discovery and documentation of selectedliterary genres and products to grasp the depth and breadth of managerial relations using scientificpossibilities. It is possible to think of this expression as the crystallization of the idea of “approach tomanagementology with literature”. However, the fact that the management literature does not have aseparate literature yet, the use of indirect resources and the structuring of the literature accordinglyhave been considered. In this direction, the literary criticisms of the Danish-born British andinterdisciplinary studies professor Christian De Cock (2000, 2001) and the French thinkers Deleuze and Guattari (1987) were brought to the field and followed as literatüre.

  • 3 Bu yönde ilk baskısı 1980’lerde yapılan, hitabet ve belagat sanatı hassasiyeti yüksek Nejat Muallimoğlu’nun (1926-2003) Türkçeyekazandırdığı Abraham H. Lass’ın 4 ciltlik Dünya Edebiyatında 100 Büyük Roman göz önüne alınabilir. bkz. Abraham, 2003; eleştirel ihtiyaca bağlı kıymetli çalışmalar için ayrıca bkz. Moran, 2001; Moran, 2001; Moran, 1994.

  • karşılıksız ve çıkarsız nitelikleri sayesinde ruhun geliştirilmesinde ve insanlığın medeni ve kültürelgelişiminde temel rol oynayabilir (bkz. Ordine, 2018: 1).” Bu bağlamda, daha iyi olmaya yardımcıolan edebiyatın yönetimbilim için faydalı olacağı ve bu yönlü yapılan her çalışmanın da alan yapılanması için yadsınamaz katkı sağlayacağı inancı korunmuştur.

  • Geçmişte özellikle 19. yüzyılın sonundan 20. yüzyılın birinci yarısına kadar, edebiyatın[özellikle romanların ve hikâyelerin] bir toplumlaştırma bilinci oluşturma aracı ve akılcı-aydınlatmacırolü baskın şekilde görülür ve/dahi bu durum, edebiyatın diyalektik, epistemolojik ve ideolojikarkaplanını kötüleme yönlü kaynak gösterilir. (bkz. Hauser, 1984) O halde edebiyata ilişkin iki yönlübir süreç karşımıza çıkar: Birincisi edebiyatı, eserlerini sözgelimi romanları [sözgelimi modernlik] birbilinç, ideoloji inşası ve tekâmülü olarak ele almak; diğeri [vurgulanan modernlik] de bilinci,ideolojiyi yıkma, eleştirme ve yok etme amaçlı kullanmak. (bkz. Gürbilek, 2004) Ancak her iki süreçde, edebiyatın yadsınamayan rolünü işaret eder. (bkz. Tepebaşı, 2019) Edebiyat olmaksızın faydakavrayışını açıklamanın da mümkün olmayacağını bize bildirir. O halde faydalı olan edebiyatı yönetimbilime yaklaştırmak bir sorum olarak durmaktadır.

  • Bu arada makale, İngiliz edebiyatçı, fizikçi, politikacı Lord Charles Percy Snow’ın (1905-1980), 7 Mayıs 1959’da verdiği Rede Konferansında bilimsel-teknik kültür ile edebi-entelektüelkültürü birleştirme çabalarının yeniden güncellenmesi olarak düşünülebilir. (bkz. Snow, 1999) Snowbu iki kültür birbiri ile ne kadar etkileşime girer ve birleşme sağlanırsa, o kadar etkinin sürerliğiolacağını öngörür. Bu nedenle makalede iki kültürün birbirini fakirleştirmeye yönelik yıkıcı tavrındanziyade, Snow’un öngörüsünün izinden giderek edebiyatın yönetimbilimini zenginleştirici olduğu4 Bu kapsamında Marcel Proust’un “Kayıp Zamanın İzinde” adlı 7 ciltlik romanı örnek olarak gösterilebilir. Yazar, edebiyat tarihçisi ve yeni Türk edebiyatı profesörü Ahmet Hamdi Tanpınar Tanpınar’ı da (1901-1962) etkileyen Marcel Proust kaynağı için bkz. Proust, 2016.

  • benimsenmiştir. Hatta biri birbiri ile daha güçlü bir anlam yaratacağı ve bilimsel anlatılarıgüçlendireceği de düşülmüştür. Hatta edebiyatın sağladığı olanakları yönetimbilimde zorlamadan kullanılabileceği de vurgulanmıştır. (bkz. Solak, 2016; Anlı, 2016)

  • Burada makaleye dair son bir not daha düşülmesi gerekebilir: Yaşamda birçok olay, olgu vedurum anlamaya ve açıklanmaya muhtaçtır. Diğer bir deyişle bilim konusu olmayan olay, olgu vedurumlar, zamanla gelişen teknoloji ile anlama, anlatma ve açıklama ihtiyacı oluşturur. Bu nedenle hertürlü olay, olgu ve durum mevcut ve muhtemel bilimlerin konusu olabilir, yani bulgu, belge topyekunelge bilimsel araştırma ve [nesnel] bilgi içeriğini oluşturur. Düşünüldüğünde, nesnel bilgi önce birfikir/varsayım ile dile getirilir. Nihayetinde bir fikir insana dair bir anlatı ile gelişir. Bu anlatı bilimselolarak şekillendirmeye çalışılan bir “edebi kurgu” niteliğindedir ya da bir hikâyeleme (story tellers)veya sözgelimi bir roman anlatısı içerir. (bkz. Stanzel, 1997; Phillips, 1995: 625-649; ayrıca bkz.Gabriel, 2000; Boje, 2008) Dirençli bilgi ve kanıtlar ile kurulan her edebi kurgu [makalede romanörnekçesi olarak izlenen], bilimsel ve kuramsal alanda yer arar. Edebi kurgunun bilimsel ve kuramsalalandan mahrumiyeti, bilimsel kapasite açısından büyük kayıp oluşturur. Bu nedenle yönetimbiliminbir anlatı içinde güçlendirilmesi, yönetim edebiyatı olarak modellenmesi yararlı bir savunu olacaktır. (bkz. Shiller, 2021)

  • Yönetimbilimsel edebiyat daha somut olarak yönetim edebiyatı, yönetimde ilişkileriderinliğine ve genişliğine kavramaya yönelik (yönetim edebiyatı kapsamına yönelik olası çerçeve içinbkz. Pospelov, 1985) “seçilmiş edebiyat türü ve ürünleri ile sözgelimi sosyal psikoloji/insan ilişkileribağlamında, edebiyat ürünlerinin ve/veya örnekçelerin çözümlenmesini amaçlayan yeni bir alt alan/şube olarak tanımlanabilir.5

  • “Yönetim edebiyatı kavramı nedir?” sorusuna yönelik daha fazla cümle de kurulabilir. Herşeyden önce, yönetim edebiyatı yönetim ve iş/çalışma yaşamına dair metinlerin ve uygulamaların,bilimsel olanaklar kullanarak incelenmesi, bulgulanması ve belgelenmesi şeklinde ifade edilebilir. Buifadeyi daha çok “yönetimbilimine edebiyat ile yaklaşma” düşüncesinin kristalizasyonu şeklinde deele almak mümkündür. Ancak her ne düşünülürse düşünülsün, yönetim edebiyatına kültürel ürün vebirikimi olarak bakmanın, bakılanın da yönetimbilim geliştirme süreci açısından yararlı olacağısöylenebilir. Yani hem kavramsal hem yaklaşım olarak yönetim edebiyatının yönetimbiliminde birkapasite yaratacağı, kuramsal temellendirme olanağı sağlayacağı ve destekleyeceği ifade edilebilir. (bkz. Czarniawska-Joerges, de Monthoux, 1994)

  • 5 2017 yılında yönetimbilim alanında ilk kez isimlendirilen yönetim edebiyatı kavramsalı, uzun yılların birikimine ve düşüncelerine bağlı tanımlanmış, kuramsal düzenlemeleri yapılmış, daha hacimli kitabın habercisi olarak bu makale ile ifade edilmiştir.

  • Burada “yönetim edebiyatı için kuramsal deliller nedir?” diye ikinci bir sorunun cevabını daaramak gerekir. Genel olarak, yönetim edebiyatı için kuramsal deliller, yönetimbilim eksenli yazılımetinlerin, sözlü anlatımların veya yaşanmış tarihsel birikimlerin kişisel aktarımları ya da kurgulanmışkurumsal hallerine dair gösterilebilirler. Böylece yazıya düşen söze gelen anlatı içine gömülü kurguluyönetim bilgilerinin, görsellerin, etkileşimlerin, bağlamsallıkların, kapsamların, ilişkilerin vs. edebi-diluzamında değerlendirilmesi önerilebilir. Bu itibarla yönetim edebiyatını bir dil uzamı ve sözsel-yazınsal kültür üretim biçimi olarak ele alma ve yaşanmış tarihsel, kültürel, toplumsal vs. arkaplanlarıile gelecek üstplanın oluşturulması ve edebi her türlü olanağa başvurma zorlanması olarak düşünmek mümkün olur. (bkz. De Cock, Land, 2006: 517-535)

  • Daha somut ve yönetim edebiyatı kuramsal oturtumuna yönelik deliller de getirilebilir.Sözgelimi İngiliz edebiyat üstkurmaca yazarı David Mitchell’in romanı Cloud Atlas’ı (bkz. Mitchell,2017), Fransız yazar ve filozof Gilles Deleuze’in edebiyatı ve ürünleri bir kurgudan daha fazlasınıbelirginleştirme ve görme uğraşları veya yorum yapma ve deneyimlere katma çabası olarak izlenebilir.(bkz. Colebrook, 2002) Deleuze’in “yeni düşünce”ye ilham verici çabaları yeni metaforlar, farklıideolojiler, güçlü pratikler ve paradigmik varsayımlar ekseninde vurgulanabilir. Bu süreçte edebiyatürünlerine ciddi atıflar yapılabilir. (bkz. Stahl, 1962) Danimarka kökenli İngiliz disiplinler arası profesörChristian De Cock’un edebiyatın dünyada “deneysel farklılıklar” sağlayabileceği savunusu, hiç olmazsageçmiş, şimdi ve geleceği aydınlatma ya da anı sorunsallaştırma konusunda ideolojik vurguları değerlibir sözkanıt olarak okunabilir. (bkz. De Cock, 2000: 589-609; yönetim edebiyatın tekno-ideolojik boyutları, çerçevesi ve rolüne dair imlemeler için ayrıca bkz. De Cock, 2001: 80-91)

  • Her ne kadar edebiyat ürünlerinin manipülatif yönü veya ideolojik-kötü niyet taslamlarıtartışılsa da, geleceği yeniden düşünme ve özgün seçenekleri oluşturma konusunda [gerçekler iledüzeltilebileceği] yadsınmayan bir olanak verdiği söylenebilir.6 Benzer şekilde Fransız düşünürlerDeleuze ve Guattari (1987)’nin edebiyatı, sanallıklar ya da gerçek olmayan gerçekler iledeneyimlemeye olanak ve izin verdiği sayıltısının altı çok kalın olarak çizilmesinin de yararlı olacağıdüşünülebilir. (bkz. Pick, 2017: 800-818; Painter-Morland, Deslandes, 2014: 844-866; ayrıca bkz. Deleuze, 2000)

  • Roman değerlendirilmesine başlamadan şu konunun açıklanması yararlı olabilir: Edebiyatıyönetim ve iş/çalışma hayatı açısından [özellikle edebiyat eserlerinin özelde romanların] bir verikaynağı olma düşüncesinin ciddi şekilde ele alınması ve tartışılması gerektiği kabul edilmelidir. (bkz.6 De Cock bunu Amerikalı edebiyat kuramcısı ve eleştirmen Fredric Jameson (1934-) üzerinden tanıtlar ve romanları [tarihsel] yeni bir formolarak tanıtır. Bu nedenle romanların gerçekleri eğip-bükme yönünde rolünü de gösterir. Ancak bu “gerçekle düzeltme” izleme olanağını da verir. bkz. De Cock, 2009: 437-449.

  • Gabriel, 2000; Aydın, Akdere, 2014 içinde; Erdemir: 357-387) Bu iki yönlü yapılabilir. Birinci yönveri kurgu kaynağı olarak olumlu, ikincisi de kurmaca veri kaynağı olarak olumsuz. Burada birinciyönün altı çizilebilir: Çünkü edebiyat eserinde/romanlarda gerçeğin ve kurgunun iç içe kullanılması veayrıştırılması pratik ve teorik olarak mümkün olmaz, ve/zaten pek de istenmez. Çünkü kurgu ileyapılan aşırılıklar ve abartılar, sahip olunan bilimsel kapasiteyi zedeleyebilir. (bkz. Alvesson,Sandberg, 2013: 128-152) Burada yapılması gereken şu olabilir: Geniş perspektifte edebiyat eserlerini,daraltılmış şekilde roman türü bilimsel bir veri kaynağı olarak sadece kişilere bağlı değil, aynızamanda toplum, dönem ve topyekûn kültürel etkileşimi gösterme konusunda örtülü veya yarıyapılandırılmış veri seti oluşturması ve bu seti değerlendirecek güçlü bir zihniyetin yapılandırılmasıolarak bakmak (Nathan, 2013: 72-86). Ancak bu zihniyetin yapılandırılması da o kadar rahat ve kolay olmayacağı muhakkaktır.

  • Makalede yöntembilgisi çerçevesi olarak yönetim ve iş/çalışma hayatının edebiyat eseri/metni[burada roman kastedilmektedir] üzerinden tümevarımlı çözümleyici (analitik-analytical) niteliksel biryaklaşım önerilebilir.7 Yaklaşımda da iki bakış öncelenebilir: Birincisi yönetimin edebiyatta hak ettiğidüzeyde yer verilmesine yönelik yöntemsel bakış açısını vurgulamak. İkincisi, konu kapsamındayönetim bilgisinin sağlanmasına dair farklı yönlerin olacağına göstermek ve yönetimin edebiyata dairbakış açısını geliştirmek. (farklı bakış için ayrıca bkz. Aktaş, 1991; Bourneuf, 1989) Ancak her iki bakışın, farklı kulvarlar olmadığı ve birlikte sinerji oluşturduğu kolayca görülebilir.

  • 7 Analizde kullanılan teknik temelde bilişsel psikolojide, özelde istihbarat yönetiminde kullanılan “kavram bağımlı analiz (conceptually drivenanalysis)” tekniğidir. Yönetim edebiyatına konu olan romanda [oluşturulan yöntembilime bağlı] çok sayıda ve birbiriyle etkileşen yönetimolgularını çözümleme, bir araya getirme ve belli bir vargıya erişme konusunda önerilen teknik, “ne-eğer” ve “öyleyse-ne” olduğunu görmekamaçlı zihni bir çalışma içerir. Teknik asal olarak çok sayıda veriyi bir araya getirme, bir vargıya erişme noktasında değerlendirilir ve kişiselbeceri ve zihinsel modeller ile bulgulama ve yorumlama esasına dayanır. Dolayısıyla erişilen düzey, başka bir analizde elde edilen bulgular veyorumlar ile çakışmayabilir veya uzlaşma gözetmez. Yani analiz ile aynı verilerle farklı sonuçlara erişmek yadırganmaz. Belki/ziyadesiyle budurum, analistin yargısına olan güveni artırmaya dönüktür, ve/fakat bulguları ve yorumları ile zorunluluk ortaya koymaz. Öte yandan kavrambağımlı analiz tekniğinde değerlemeye tabi olan verinin mantıksal uygunluğu, hatalı yorumu önleyici gerçekçiliği, kuşku bırakmayacak şekildeaçıklık taşıması önceliklidir. Bu yönde başvurulacak araçlar farklılık içerebilir ve/hatta teşvik edilebilir. Analizi besleyen ve destekleyen veya ilham veren her türlü araç yararlı olabilir. bkz. Heuer, 1999: 60-61; ayrıca bkz. Özdağ, 2009: 421-424.

  • 8 YÖK tez arama sisteminde, tez başlığında Orhan Kemal geçen 37 adet Yüksek Lisans ve/veya Doktora düzeyinde tez izlenmektedir. Bu tezlerTürk dili ve edebiyatı, karşılaştırmalı edebiyat, sosyoloji, sahne sanatları, gazetecilik, mütercimlik ve kamu yönetimi alanındadır. Kamu yönetimialanında yapılan Yüksek Lisans tezi 1945-1960 dönemi toplumsal (siyasi) değişimi ve sosyal hareketliliği (tarımsal ilişkiler, mülkiyet ilişkileri,bölüşüm ilişkileri vs.) Orhan Kemal’in eserleri (Bereketli Topraklar, Eskici ve Oğulları, Kanlı Topraklar, Vukuat Var, Hanımın Çiftliği ve GurbetKuşları) “görünür kılmaya” dönük nitel bir incelemeyi kapsamaktadır. Tez başlığında Murtaza romanı geçen ise bir tane (mütercimlik alanında) yüksek lisans izlenmektedir. bkz. https://tez.yok.gov.tr

  • Murtaza romanının [diğer ele alınabilecek roman kapsamları gibi] yönetim edebiyatı konusuolması şu şekilde gerekçelendirilebilir: Öncelikle roman yönetim ve iş/çalışma hayatı konusunda açıkolgularıyla değerli ve çözümlenmesi gereken bir kaynak-veri özelliği olduğu rahatça izlenebilir.Ayrıca romanın 1952 yılında Orhan Kemal’in “genişletilmiş uzun hikâye” olarak yayınladığı ilk“tefrika roman” olması, yazarına edebiyatçı kimliğiyle yazma ve iş edinme konusunda yarattığımotivasyon bu yönde inceleme amacımızın başat kanıtını desteklediği söylenebilir. O halde makale,yönetim edebiyatı açısından Murtaza romanının çözümlenmesi şeklinde sınırlandırılmış, yönetim veiş/çalışma hayatı bağlamında hem edebiyatbilim [yapı, üslup, biçim, karakter, mekan, uzam vs.incelemeler], hem de yönetimbilim temel olguları açısından değerlendirilmiştir. Bu değerlendirmede;(a) romanda yalın yönetim kavramları ve içerimlerinin rahat/kolay görünürlüğü ve yönetimin temelolgularına ilişkin yöntembilim uygulanabilirliği ile, (b) döneminden günümüze bu olguların dirençliolarak önemini koruduğu ve anlam-değer açısından çözümünün yapılabilirliği kıymetli bulunmuştur. Çizim 1. Murtaza Romanı için Yöntembilim: Çözümleyici Yaklaşım Önerisi

  • Hukukçu olan babası Adana Toksöz Gazetesi’nde yazdığı siyasi yazılar nedeniyle sakıncalıgörülmesi, İstiklal mahkemesinde yargılanmasına yol açmıştır. 26 Eylül 1930’da “AhaliCumhuriyet Fırkası”nı kuran babası, satın aldığı yayınevi ile “Ahali” adlı bir dergi ile de siyasigörüşlerini yayma fırsatı bulmuştur. Siyasetin soğuk yüzü ve gelişen olaylar sonucu, Suriye’ye9 Buraya Macar filozof ve edebiyat bilimcisi Georg Lukacs’ın (1885-1971) eleştirisi eklenebilir: Lukacs roman kuramında sosyal gerçekçiliğinromantik olduğu ve nesnel temeli bulunmadığını ifade eder. Alman filozof ve metodolog Wilhelm Dilthey (1833-1911) ve Georg WilhelmFriedrich Hegel’in yaklaşımıyla, sentetik kuramlar ve tinsel bilimler üzerinden bakar. Sosyal yaşamdan genelleyici çıkarımlar yapıp, tekilolayların analizine yönelik bir yaklaşım izlendiğini ifade eder. Elbette, Lukacs’ın eleştirisi tartışmaya açıktır. Ancak biz inceleme konusu edilenOrhan Kemal’in roman başkarakteri Murtaza’nın kendi başına gerçekçi bir kişilik olarak metinde yer almasının ve/ziyadesiyle anlam dünyasınadair metin vurgularının sorun oluşturmadığı düşüncesindeyiz. Kaldı ki, Murtaza romanının sosyal gerçekçi “Anadolu romanları” kategorisinde içinde olması farklı düşüncemizi desteklediğini söylebiliriz. bkz. Moran, 2001: 86-87; ayrıca bkz. Lukacs, 2012.

  • 10 Bu bölüm bilgi izleği, Rahşan Yıldız Eyigün’ün yaptığı tez öneri kurgusu ve bilgi düzenlemelerine koşut ele alınmıştır. bkz. Eyigün, 2006;Anadolu Ajansı’nın Orhan Kemal hakkında yazısı için ayrıca bkz. https://www.aa.com.tr/tr/kultur-sanat/sosyal-gercekci-roman-yazari-orhan-kemal/1494853.ve oradan işi nedeniyle [avukatlık yapmasına izin verilmeyen babasının bir lokanta açması] Beyrut’a zorunlu göç etmiştir.

  • Orhan Kemal, lokanta işleri yoğunluğuna bağlı ortaokul son sınıfta öğrenimini yarımbırakmış, çok geçmeden lokantanın kapatılması ile aile dostlarının tavsiyesi ve bir tanıdığınyardımıyla bir basımevinde işçi olarak çalışmaya başlamıştır. 1932 yazında babasının izni ileAdana’ya babaannesinin yanına geri dönmüş, tarım fabrikalarında işçilik, dokumacılık, ambar memurluğu ve kâtiplik gibi işlerde çalışmıştır. (bkz. Bezirci, 1984)

  • Hapishanede Orhan Kemal şiir yazmaya ve dergilerde yazılar yayınlanmaya devam etmiştir.Ancak yalın, içten ve sade düz yazıları karşısında Nazım Hikmet’in “Bırak şiiri miiribirader,hikâye yaz, roman yaz sen” (Bezirci, 1984: 24) önerisi dönüm noktası olmuştur. Hatta“Onsekiz Yaş” adlı romanını Nazım Hikmet gözetiminde yazmış, ve/fakat basılmamıştır.1940’dan sonra sadece roman ve öykü üzerinde çalışmaya başlamıştır. 1940 yılında ilk kısa hikâyesi Balık, Yeni Edebiyat Dergisi’nde yayınlanmıştır.

  • 26 Eylül 1943’da hapishaneden tahliye olan Orhan Kemal, Adana’ya dönmüş, ve/fakat NazımHikmet ile irtibatını sürdürmüş, Nazım Hikmet Orhan Kemal’e bir mektubunda “Ben seninmemleketimin en büyük muharrirlerinden biri olacağına eminim” (Kemal, 2008: 130) sözü ilemotivasyonu artmıştır. Daha önce farklı isimler [sözgelimi, Bacaksız Orhan veya Raşit Kemalimahlası] ile yayınladığı eserlerini, 1943 yılında Orhan Kemal imzası ile [ilk kez Asma Çubuğuhikâyesinde kullanarak] yayınlamıştır. Hikâyeleri, “Yürüyüş, İkdam” gibi gazeteler ile “Yurt ve Dünya” gibi dergilerde yayımlanmıştır.

  • Geçim zorluğu yaşayan Orhan Kemal, Malatya’ya göçmüş ve Malatya MensucatFabrikası’nda işe başvurmuştur. Ancak askerlikte hapishaneye konması nedeniyle istenenaskerlik tezkeresi olmayınca işe girememiş, yeniden Adana’ya dönmüştür. 1945 yılı yazında,askerlik için eksik kalan 35 günü tamamlamak üzere çağrılan Orhan Kemal, Kilis’te günlerinidoldurmasına rağmen terhis edilmemiş, Çorum’a sürgün gönderilmiştir. Ta ki, babasınındönem başbakanı Recep Peker’e durumu izah eden bir telgraf çekmesine kadar sürmüştür. Orhan Kemal 26 Ekim 1946’da serbest bırakılmıştır.

  • Orhan Kemal hiçbir zaman yazı yazmayı bırakmamış, “Revir Meydancısı Yusuf” başlıklıhikâyesi Kasım 1944 yılında dönemin seçkin edebiyat dergisi Varlık Dergisi’nde yayımlanmışve 1945 yılında aynı dergide üç hikâyesi daha [Sürmeli, Askerlik Oyunu, Uyku]yayınlanmıştır. Dahası 1949 yılında Varlık dergisi, 18 hikâyeden oluşan ve “Küçük AdamınNotları” üst başlığını taşıyan üçlemenin [otobiyografik-çocukluk ve gençlik döneminianlattığı] ilk romanı “Baba Evi”11 ve ilk hikaye kitabı “Ekmek Kavgası” kitaplarınıyayınlamıştır. 1950 yılında baba evinden ayrılış ve evlilik yıllarını anlattığı ikinci roman kitabı“Avera Yıllar”ı aynı yayınevinden çıkmıştır. Bu arada “Seçilmiş Hikâyeler Dergisi” iki sayısıOrhan Kemal’e ayrılmış, “Orhan Kemal (Özel) Sayısı” ressam Abidin Dino’nun çizimleriylesüslenmiştir. Bilahare “Büyücü, Amir ve Memura Dair, Bir İnsan, Kırmızı Mantolu Kadın,Ölür müsün Öldürür müsün?, Bir Lira, 936, Ekmek Peşinde ve Telefon” hikayeleriyayınlanmıştır. Gün dergisinde Seçilmiş Hikâyeler [1948 yılında Orhan Kemal’inbiyografisini yayınlamış], Yığın ve Yaprak dergilerinde de farklı hikâyeler yayımlanmış,edebiyat çevrelerinde tanınırlığı, beğenilmesi nedeniyle radikal olarak hayatını İstanbul’da kazanmaya karar vermiştir. 17 Nisan 1950’de eşi ve çocuklarıyla İstanbul’a göç etmiştir.

  • Nisan 1970 yılında ciddi bir kalp krizi geçirmiş olsa da, Mayıs 1970’te, Orhan Kemal eşiylebirlikte ata toprakları “93’ten Bu Yana” adıyla ailesini anlatan roman notları için Bulgaristan’a11 Dönemin edebiyat çevrelerinde “uzun hikâye ya da eksik roman” ve/hatta yazılanların bir “anı” kitabı olarak nitelendirilmiştir. bkz. Bezirci, 1984: 134.

  • gitmiştir. Ancak rahatsızlığı orada da tekrarlamış, geçirdiği yine bir kriz sonrasında SofyaHükümet hastanesine yatırılmıştır. 2 Haziran günü saat 21.15’te hayata veda etmiştir.Ölmeden önce doktorlardan kalem kağıt isteyip şu son satırları eliyle yazmıştır: “...Eşe dostaselam...İnandığım doğruların adamı oldum, böyle yaşadım, karınca kararınca bu doğrularınsavaşını daha çok sanatımda yapmaya çalıştım, kursağıma hakkım olmayan bir tek kuruş dahigirmemiştir...” (Uğurlu, 1973: 477). Türkiye’ye getirilen cenazesi Zincirlikuyu Mezarlığı’nda toprağa verilmiştir.

  • • Murtaza Romanının Arkaplanı: İlk kez, 1952 yılında Vatan Gazetesi’nde “tefrika edilen”(birinci baskısı aynı yıl Varlık yayınlarından yapılan) Murtaza romanı, Orhan Kemal’in ilkromandır. İkinci baskısı 1957 Varlık yayınları, üçüncü baskısı 1964’de ve genişletilmiş “uzunhikâye [180 sayfalık roman]” olarak Cem Yayınları, dördüncü baskısı 1969 yılında yine CemYayınlarından çıkan roman, İngilizce “Murtaza: The King of His Duty”, Almanca (2009) CarlKoss tarafından yapılarak “Verlag auf dem Ruffel Yayınevi”nce çevrilmiştir. 1950’li yıllarınTürkiye’sini anlatan Murtaza romanı defalarca filmlere konu olmuştur.12 Dahası Murtazaromanı tiyatro olarak defalarca sahnelenmiştir. Romanın bu hali döneminde eleştirilere uğrasada, Orhan Kemal’in birinci ve üçüncü bölümlerini yeninden yazmasını engel olmamıştır. HattaOrhan Kemal ölmeden önce “Murtaza II yapabilir miyim?” diye kendini teşvik etse de, ömrü vefa etmemiştir (Narlı, 2001: 69-74).

  • İlk kez Vatan Gazetesi’nde 15-20 sayfa, 4 gün olarak “tefrik edilen (tefrika)” romanın ilgigömesi, İstanbul’da işsiz-güçsüz Orhan Kemal için önemli bir motivasyon yaratmıştır.Tefrika’nın yayınında Yaşar Kemal’in ilgisi ve Tunç Yalman’ın katkı büyük olmuştur. AyrıcaOrhan Kemal’in aldığı telif ile yazılarını yazar duruma gelmesi, geçimde kolaylık sağlamış veartık yazmak iş olmuştur. Bu nedenle 1952 yılı Orhan Kemal hem hayatında, hem deromancılığında yeni bir başlangıcı tanımlamıştır. Romancılığın yanına senaryo yazarlığını da eklemesi, geçimini tamamen edebiyattan yapar duruma dönüştürmüştür.

  • “Gözlemci gerçekçilik” içinde etrafında, tanıdığı insanları yazan Orhan Kemal, MurtazaRoman’ı başkarakteri Murtaza’nın Adana’da Akbank şubesinde kapıcı olduğu ya da benzediğiifade edilse de, kuvvetle muhtemel kendisi olduğu yönünde görüşler vardır. Elbette, hayatınıincelikle romanlarına konu eden Orhan Kemal’in, birçok roman başkarakterinin de kendisi olduğu söylenebilir. (bkz. Eliuz, 2008: 904-921)

  • Roman’da kişiler, olay/olgu örgüsü şu şekilde özetlenebilir: Yunanistan, Çukurova ve İstanbulekseninde ve herhangi bir zamanda kurgulanan, olaylar/olgu örgüleri özellikle kahvehane,12 1965 yılında, dram türünde, yapımcı, Eşref Ekiciğil, Recep Ekiciğil’in ve yönetmenliğini Tunç Başaran’ın yaptığı ve baş rolünü Müşfik Kenter,Ayfer Feray, Tunç Oral, Yılmaz Köksal, Mine Sun, Mümtaz Ener oynadığı “Bekçi Murtaza”; 1985 yılında Ali Özgentürk yönetmenliğinde, Müjdat Gezen, Güler Ökten, Halil Ergün, Macit Koper, İhsan Yüce, Orhan Çağman gibi oyuncular ile yeniden filme uyarlanmıştır.

  • için, üniforma sevdasını gerçekleştirmek amacıyla [memleketten tanıdığı vasıtasıyla] ikinciDünya Savaşı döneminde bakayadan askere gidip geldikten sonra mahalle bekçisi olur.Bekçiliği sırasında Murtaza hırsızlara, uğursuzlara, haksız kazanç sağlayanlara, mahalleyi naraatıp rahatsız edenlere göz açtırmaz, müdahale ve baskınlar yapar. İşini en iyi şekilde yapar,ve/fakat sert, disiplinli ve ciddi iş yapışı ve titizliği mahalleliyi rahatsız eder. Şikâyete konuolur. Mahalleli Murtaza’dan kurtulmak ister. Ancak Murtaza hep sağlam durur. Görevini vesorumluluğunu ihmal etmez. Bu durum karşısında mahallelinin komiseri, Fen MüdürüKamuran’ın fabrikasında bozulan iş disiplinini sağlamak için Murtaza’ya teklif götürür.Murtaza kızlarının da çalıştığı fabrikaya “gece kontrolörü” olur. Disiplini, kaytaran çalışanlarırahatsız eder, sevilmez. Çok düşmanı oluşur. Tıpkı mahalle bekçisi olarak gördüğü tepki, busefer de fabrikada yaşanır. Kontrolcü Nuh etrafında nümayiş yapan çalışanlar, Murtaza’nınişten atılması için çeşitli oyunlar yaparlar. Ancak başarılı olmazlar. Kamuran’ın ona güvenitamdır ve/hatta fabrikada tam yetkili eyler. Bu açıdan kısa sürede fabrikada disiplini ve düzenisağlar. Sıfır hoş görülür. Ancak iş başında uyuyan kendi kızına sert müdahalesi ve ölümüne sebep olması, onu yıkar. (bu ironik bir durumdur, bkz. Aytaç, 1999: 172)

  • Ancak küçük Hasan (II) bakkaldan ekmek çalması ile dünya üstüne çöker. O zamana kadarasker olacağını söyleyen küçük Hasan (II) hırsız olur. “Asker olacağım, Kuleli Askeri Lisesinegideceğim” diye Murtaza kandırıldığını anlar. Murtaza üzülür, öfkelenir. Ekmek çaldığıbakkal mahkemede küçük Hasan (II)’ı affetmesine rağmen, Murtaza affetmez. Onuru içinyaşayan Murtaza, hâkimin berat için “oğlunuz o gün çok acıkmış, onun için bu çocukluğuyapmış değil mi?” diye sormasına karşı, şiddetli muhalefet eder ve oğlunun cezasını çekmesi gerektiğini söyler. Roman şu cümle ile sona erer: (Kemal, 2000)

  • Çözümleme eserin Türkiye’de yayın hakkı Orhan Kemal’in temsilcisi ONK Ajans Ltd.Şti.’nden satın alan, Tekin Yayın Dağıtım San. ve Tic. Ltd. Şti.’nin görme engelliler için düzenlenmişe-kitap formatında14 ISBN: 975-478- 195-8 nolu, İstanbul, 2000 yılı 14. Baskısı Tekin Yayınevibaskısı, temel alınmıştır.15 Bu baskının pdf’si word’a dönüştürülmüş ve çözümleme gerçekleştirilmiştir.

  • 15 Kitap şimdiye kadar 32 baskı yapmış. 1. Baskı 1952 (-1964) Varlık yayınları, 4-11. baskı 1969 (-1986) Cem yayınları, 12. baskı 1989 Canyayınları, 13-15. baskı 1995 (-2003) Tekin yayınları, 16-32. baskı 2007 (-2020) Everest yayınları tarafından yapılmıştır. Makalede Tekin yayınları (335 sayfadan oluşan) baskısı kullanılacaktır.

  • pamuk, peynir, tabi, hani, sahi, hade, ulan, tamam, ah, vah, Aaah vs. nidalar, vurgular, ifadelerveya aldı, verdi, geçti, gitti, kalktı, yürüdü, bağırdı, başlattı, fırladı, koydu, geçirdi, salladı,kesti, kaçtı, sokuldu, vs. fiiller, eşanlamlı ve/dahi yönetimbilim olgusu olarak vurgulanmasımümkün olmayan tüm kelimeler elenmiştir. Daha sonra yönetimbilim olgularının tespitinegeçilmiş; bunun için temel [klasik ders öğretim bilgilerini içeren, işletme ve kamu alanında ikiders kitabı] yönetim kitapları Başaran (1989) “Yönetim” ve Özalp (1985) “Yönetim” kitap içeriklerinden ana yönetim olguları izlenmiş, tartışılmış, tespiti ve seçimi yapılmıştır.16

  • Bu arada spor, futbol, fabrika, makine, işçi, müdür, vazife, iş, işlem, çırçır, iplik, pamuk, para,maaş, devlet, memleket, millet, demokrat, mahalle, kâtip, asker, bakan, amir, usta, vatandaş,bekçi, komiser, arkadaş, ağam, kutsal, namus, saygıdeğer, şikâyet, dikkat, geçmiş, gelecek, vs.gibi yönetim ile ilişkili kavramlar ile konu edilen romanı tanımlama noktasında yardımcı16 Bu yönde Türkçe kamu ve işletme yönetime dair olguları ve temel bilgileri net olarak görmeyi olanak sağlayan çok sayıda kitap izlenebilir.Ancak tecrübi olarak hem içerik, üslup ve düzenleme, hem de temel bilgileri özenle verme açısından referans seçilmiş, işletme yönetimi için İnal Özalp’ın, kamu yönetiminde İbrahim Ethem Başaran kitapları kullanılmıştır. bkz. Başaran, 1989; Özalp, 1985.

  • 17 Bu yönde, Radim Belohlavek ve Vladimir Sklenar tarafından önerilen, “attribute-dependency formulas-ADF” (nitelik-bağımlı formülasyon)yöntemi nispi olarak değerlendirilmiştir. bkz. Ganter, Godin, 2005 içinde; Belohavek, Sklenar: 176-191, https://doi.org/10.1007/978-3-540- 32262-7_12

  • 18 Bu hal Murataza’nın işveren, usta, üst, devlet yani yetki ve erk sahibinin çıkarını korumakla, görevi aşan bir bağlılık ifade eder. Bu yönde çapraz ve karşılaştırmalı okumalar için bkz. Kılıçkaya, 2018: 287-310; Örkün, 2018: 167-176; ayrıca bkz. Gorki, 2015.

  • Ne var ki roman yönetim edebiyatı açısından üst kurmaca ya da ağırlıklı imgesel bir nitelikgöstermez. Bu açıdan romanda yönetim olguları hakkında bir gerçeklik sorunu bulunmaz ve gerçeklikkrizine düşülmez. Yani roman metni ile dış dünya arasında yönetim olguları ve ilişkileri birebirve/hatta, romanda yönetim olgularının gerçek ile gerçeklik ilişkisi arasında doğrusal bir bağlantı ve birdüzenleme olduğu gözlenir. (roman metni ile dış dünya arasında ilişki için bkz. Gürbilek 2004: 197)Bu nedenle romanda yönetimbilim olgularını sorgulamaya mahal vermeyen bir gerçekliksunulmaktadır. Böylece yönetimbilim olgularının mutlak değerlerinin işlenmesi açıkça gösterilmiş olur.

  • Romanda yönetimbilim olguları içinde etik ve iş ahlakı bağlamı ziyadesiyle ilgi çeker. Etikkapsam doğrudan, aksiyoner ve figüratif kişi Murtaza’nın etrafında açıklanır.19 Bu nedenle romandayönetim olguları, anlatıları deneyimleme ve yaşanmışlıkları paylaşma şeklinde değil, bihakkınyönetimin dinamik özelliğini görme ve açıklama veya doğurma yollarının araştırıldığını düşündürmektedir. (bkz. Narlı, 2009: 122-132)

  • Yönetimbilim tartışma ve yorumunu Mehmet Narlı’nın (2001) Varlık Dergisi’nde yayımlanan“30. Ölüm Yıldönümünde Orhan Kemal ve “Murtaza” (Narlı, 2001: 69-74) adlı makale ile artırmakmümkündür.21 Romanda Murtaza kişisi, daha çok saf, duru olduğu kadar, işgüzar, “doğrucu Davud”olarak ziyadesi ile [hatta komik] tanımlanır (http://www.orhankemal.org). Orhan Kemal bu ironi ileMurtaza karakterine özgül anlam yüklediği veya yönetim edebiyatı açısından “çağrışım” yaratmak istediği söylenebilir.22

  • 20 Bu yorumların köklerini Açıl, Homer (edebi) yorumu, Plato (mağara alegorisi) yorumu ve kutsal metin (İncil-tevrat bütünleşmesi) yorumu şeklide ele alır. Ancak Açıl, Plato yorumunu daha tutarlı bulur. bkz. Açıl, 2013.

  • 22 Hatta bu açıdan Orhan Kemal romanlarının ve hikâyelerin çoğunda seçilen isimler, Orhan Kemal’in özelliğini ifade eden sıfatlar/lakaplarkullandığı ve hassas olduğu görülebilir. Sözgelimi Kontrolcü Nuh, Topal Nuri, Avare Mustafa, Bitirim Leyla. Belki daha doğru bir yaklaşım ileOrhan Kemal bu isimlerin kendi hayatında ve tanıdığı kişiler olması veya yaşamının içinden seçerek işlemeye yönelik ele aldığı ve otobiyografik romanlarında konu etmede hassas olduğunu gösterir. ayrıca bkz. Belge, 1998: 36.

  • Ayrıca roman katı “ödev/vazife ahlakı”, bunun yerine getirme konusunda “disiplin anlayışı”ve amansız zorba mücadelenin yönetimbilim açısından nasıl dönüşebileceğini de düşündürür. Budüşünme romanda Murtaza’nın kızının ölümü buna ilişkin bir olgudur. Salt vazife-ödev ahlakınıninsani değerleri hiçlemesi, “saplantılı bir tavrı” geliştirebileceğini işaret eder. Murtaza için budurumun marazi ve bir kimlik bunalımı ifade ettiği açıktır. Bu insani olan ile vazife olanın arasındakiayırtı yapmayı gerektirir. Körü körüne vazifeye adanmışlığın marazi taraflarını ortaya koyar. Hangivazifenin, kime karşı ve nasıl yapacağı konusunda en ufak bir sorgulama yapmaksızın, mutlak/özerkolarak uygulama çabası [Kant’ın belirttiği şekilde] “ödev ahlakı”nı işaret etmesi dikkat çekicidir. (bkz.Yavuz, 2004: 177-179) Kaldı ki, ödevi yerine getirirken başka ilişkiler, karışmalar, vazife olmadanvazife edinme zorbalığı, bir sapma ve marazi durum yarattığını da düşündürebilir. Çünkü zorbalığınölçüsü sorgulama becerisinin kaybedilmesi, yetki ve erk sahibine iradenin teslimi, kendine yabancılaşmış ve acınası bir kişiliği gösterir.23

  • İlk bakışta Murtaza romanında dil kullanımı, yönetim edebiyatı için mizahi olarak algılanır.Murtaza’nın muhacir şivesi, mizahi değil, gerçeği olduğu gibi verme kapsamında sosyal gerçeklilikolarak ele alınabilir. Çünkü bu şive Orhan Kemal’in atayurt konuşmalarıdır. Türkiye [anayurt]Türkçesinde bir güldürü öğesi olarak kullanılamaz. Edebiyat açısından bu durum imaj, sembol vemesaj konusunda zengin bir şive özelliği taşır. Romanın yalın ve doğrudan sözcüklerin kullanılması,konuşmaların felsefi ve imalı diyaloglar içermemesi, dil kullanımını değil, olay örgüsü ve ilişkiler23 Diyalektik, metareyalist ve marksist perspektifte yaşanan ikilemleri Gürcü asıllı Türk dili ve edebiyatı profesörü Svetlana Uturgauri, romanbaşkarakteri Murtaza’yı şu şekilde tanımlar: “Kendini aşağı görme duygusundan kurtulamamış, başkalarının buyruğuna girmiş, boyun eğmiş, kendi sınıfıyla bağlantısını yitirmiş, başka bir sınıfın çıkarlarına körü körüne bağlanmış”. bkz. Uturgauri, 1989: 94-95.

  • Abraham H. L. (2003), Dünya Edebiyatının Şaheserleri 100 Büyük Roman (çev. Nejat Muallimoğlu), İstanbul: B. 5, Ötüken Ya. No. 688, Edebi Eserler No. 305.

  • Açıl, B. (2013), Klasik Türk Edebiyatında Alegori, İstanbul: Küre Ya.

  • Akdaş, Ş. (1991), Roman Sanatı ve Roman İncelemesine Giriş, Ankara: B. 2, Akçay Ya. No. 73/3.

  • Alvesson, M., Sandberg, J. (2013), “Has Management Studies Lost Its Way? Ideas for MoreImaginative and Innovative Research”, Journal of Management Studies, 50(1): 128- 152.

  • Anlı, Ö. F. (2016), “Snow’un İki Kültürü, Sosyal Bilimler ve Huzursuzlukları”, Felsefelogos, 20, 60: 159-180.

  • Aydın, D. G., Akdere, Ç. [der.] (2014), Edebiyattaki iktisat, İstanbul: İletişim Ya. içinde;Erdemir, E. (2014), “Firma nasıl var olur? Tanpınar’ın Saatleri Ayarlama Enstitüsü Üzerinden Kurumların Ortaya Çıkışına Dair Bir İnceleme”: 357-387.

  • Aytaç, G. (1999), Genel Edebiyat Bilimi, İstanbul: Papirus Ya.: 172.

  • Başaran, İ. E. (1989), Yönetim, Ankara: Gül Yayınevi.

  • Belge, M. (1998), Edebiyat Üstüne Yazılar, İstanbul: İletişim Ya.: 36.

  • Bezirci, A. (1984), Orhan Kemal: Hayatı-Sanat Anlayışı, Hikayeleri, Romanları, Oyunları Anıları, İstanbul: Tekin Yayınevi.

  • Boje, D. M. (2008), Storytelling Organizations, London: Sage.

  • Bourneuf, R. R. Q. (1989), Roman Dünyası ve İncelemesi (çev. Hüseyin Gümüş), Ankara: Kültür Bakanlığı Ya.

  • Colebrook, C. (2002), Understanding Deleuze, London: Routledge.

  • 24 Burada Orhan Kemal’in genel itibariyle Anadolu romanlarına şekil veren, çoğu kez, destan, halk hikâyesi, masal ve efsane türlerindenyararlanması, yani eski anlatı türlerinde, mitoslardan miras kalan etkili kalıpları kullanması [yazınsal bir forma yönelişi] yapılacak yönetimedebiyatı çalışmaları için incelemeye değerdir. bkz. Moran, 1994: 16; örgütsel masalları anlatma ve organizasyon çalışmalarında anlatım kurgularının rolü üzerine ayrıca bkz. Phillips, 1995: 625-649.

  • Czarniawska-Joerges, B., de Monthoux, P. G. (1994), Good Novels, Better Management:Reading Organizational Realities in Fiction, Chur: Harwood Academic Publisher.

  • De Cock, C. J. L . (2001), “Through a Glass Darkly: Tales of Super-capitalism”, Ephemera Theory & Politics in Organization 1 (1): 80-91.

  • De Cock, C. J. L . (2009), “Jumpstarting The Future With Fredric Jameson: Reflections onCapitalism, Science Fiction and Utopia”, Journal of Organizational Change Management, 22 (4): 437-449.

  • De Cock, C. J. L. (2000), “Reflections on Fiction, Representation, and Organization Studies:An Essay with Special Reference to the Work of Jorge Luis Borges”, Organization Studies, 21/3: 589-609.

  • De Cock, C., Land, C. (2006), “Organization/Literature: Exploring the Seam”, Organization Studies, 27(4): 517-535.

  • Deleuze, G. (2000), Proust and Signs, London: Athlone Press.

  • Eliuz, Ü. (2008), Orhan Kemal’in Murtaza Romanında Yapı”, Turkish Studies, 3/4 (Summer): 904-921.

  • Eyigün, R. Y. (2006), Orhan Kemal’in Hayatı, Eserleri ve Orhan Kemal UyarlamalarınınTürk Sinemasındaki Yeri, İstanbul: Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi, SBE Yüksek Lisans Tezi.

  • Gabriel, Y. (2000), Storytelling in Organizations: Facts, Fictions and Fantasies, Oxford: Oxford University Press.

  • Ganter, B., Godin, R. [eds] (2005), Formal Concept Analysis, ICFCA 2005. Lecture Notesin Computer Science, Vol. 3403, Berlin, Heidelberg: Springer içinde; Bělohlávek, R.,Sklenář, V., “Formal Concept Analysis Constrained by Attribute-Dependency Formulas”: 176-191, https://doi.org/10.1007/978-3-540-32262-7_12

  • Gorki, M. (2015), Yararsız Bir Adam (çev. Şemsa Yeğin), İstanbul: İthaki Ya. Gürbilek, N. (2004), Kör Ayna Kayıp Sark, İstanbul: Metis Yayınları.

  • Hauser, A. (1984), Sanatın Toplumsal Tarihi (çev. Yıldız Gölönü), İstanbul: Remzi Kitabevi Ya.Heuer, R. J. Jr. (1999), Psychology of Intelligence Analysis, Center for the Study of Intelligence, Central Intelligence Agency.

  • Kemal, O. (2000), Murtaza, İstanbul: B. 14, Tekin Yayınevi.

  • Kemal, O. (2008), Nazım Hikmet’le 3,5 Yıl, İstanbul: Everest Ya.: 130.

  • Kılıçkaya, D. (2018), “Yevsey Klimkov” ile “Murtaza”nın Görev Ahlâkı Bakımından Karşılaştırılması”, Dil ve Edebiyat Araştırmaları, 18 (Güz): 287-310.

  • Lukacs, G. (2012), Roman Kuramı (çev. Cem Soydemir), İstabul: B. 7, Metis Ya.Mitchell, D. (2017), Bulut Atlas (çev. Bilge Nur Gülmez), İstanbul: Doğan Kitap.

  • Moran, B. (1994), Türk Romanına Eleştirel Bir Bakış III, İstanbul: B. 2, İletişim Ya. No. 277/45.

  • Moran, B. (2001), Türk Romanına Eleştirel Bir Bakış I, İstanbul: B. 10, İletişim Ya. No. 19/2.

  • Moran, B. (2001), Türk Romanına Eleştirel Bir Bakış II, İstanbul: B. 7, İletişim Ya. No. 108/24.Narlı, M. (2001), “30. Ölüm Yıldönümünde Orhan Kemal ve “Murtaza”, Varlık Dergisi, 1126 (Temmuz): 69-74.

  • Narlı, M. (2009), “Postmodern Roman ve Modern Gerçekliğin Yitimi”, Türkbilig, 2009/18: 122-132.

  • Nathan, R. (2013), “The Value of Literature as Object of Inquiry in Qualitative Research”, University of Toronto Quarterly, 82 (1): 72-86.

  • Ordine, N. (2018), Faydasızlığın Faydası Manifestosu (çev. Leyla Tonguç Basmacı), İstanbul: İstanbul Bilgi Ünv. Ya. No. 621/17.

  • Örkün, B. (2018), “Orhan Kemal’in Murtaza İsimli Romanını Foucault’nun Özne ve İktidar Kavramlarıyla Birlikte Okumak”, folklor/edebiyat, 24, 93, 2018/1: 167-176.

  • Özalp, İ. (1985), Yönetim, Eskişehir: Bayteş Ya.

  • Özdağ, Ü. (2009), İstihbarat Teorisi, İstanbul: B. 3, Kripto Ya. Genel Ya. No. 2.

  • Painter-Morland, M., Deslandes, G. (2014), “Gender and Visionary Leading: Rethinking “Vision” with Bergson, Deleuze and Guattari”, Organization, 21 (6): 844–866.

  • Phillips, N. (1995), “Telling Organizational Tales: On The Role of Narrative Fiction in The Study of Organizations”, Organization Studies, 16 (4): 625-649.

  • Pick, D. (2017), “Rethinking Organization Theory: The Fold, The Rhizome and The Seam Between Organization and The Literary”, Organization, 24 (6): 800-818.

  • Pospelov, Gennadiy N. (1985), Edebiyat Bilmi I-II (çev. Yılmaz Onay), Ankara: Bilim ve Sanat Ya. No. 9.

  • Proust, M. (2016), Kayıp Zamanın İzinde (çev. Rosa Hakmen), İstanbul: YKY Ya.

  • Shiller, R. J. (2021), Anlatı İktisadı (çev. Gülnihal Kafa), İstanbul: Albaraka Ya. No. 106/20: 37-43.

  • Snow, C. P. (1999), İki Kültür (çev. Tuncay Birkan), Ankara: B. 2, TÜBİTAK Popüler Bilim Kitapları No. 157.

  • Solak, Ö. (2016), Edebiyat Biliminin Disiplinlerarası İmkanları, Ankara: Pegem Ya..

  • Stahl, W. (1962), Roman Science: Origins, Development and Influence to the Later Middle Ages, Madison:University of Wisconsin Press.

  • Stanzel, F. K. (1997), Roman Biçimleri (çev. Fatih Tepebaşılı), İstanbul: Cizgi Ya. Tepebaşı, F. (2019), Roman İncelemesi, Konya: Çizgi Ya.

  • Uğurlu, N. (1973), Orhan Kemal’in İkbal Kahvesi, İstanbul: Cem Ya.: 477.

  • Uturgauri, S. (1989), Türk Edebiyatı Üzerine (çev. Atilla Özkırmlı), İstanbul: Cem Ya. Yavuz, H. (2004), “Kant ile Murtaza”, Picus, Eylül:57: 177-178.

  • Edebiyata şiir ile başlayan, roman ve hikâyeye demir atan Orhan Kemal, romanlarında bellibir dönemi ve gerçekliği [oto-biyografik romanlar şeklinde] anlatır. İlk öykü kitabı “Ekmek Kavgası(1949) ve Küçük Adamın Notları” otobiyografik romanlardandır. “Babaevi (1949)” çocukluğunu,ailesinin 1930 yıllardaki siyasal çalkantılar sonucu dağılmasını, hızla yoksullaşmaları, “Avare Yıllar(1950)” Adana’da zor koşullarda geçen gençlik yıllarını, fabrikalardaki işçiliğini, “Cemile”de (1952)Yugoslav göçmeni bir işçi kızla yaşadığı aşkı, evliliğinin ilk yıllarını, Adana’daki işçi mahalle yaşammücadelesini anlatır. “72.Koğuş (1954)” cezaevi dönemini, yine eşzamanlı yayımlanan “BereketliTopraklar Üzerinde (1954)” Adana’daki tarım ve fabrika işçilerinin dünyasını, ekmek parasımücadelesini, gurbet zorluklarını, “Avare Yıllar” ve devamı olan “Dünya Evi (1958)” iseevlenmesinin ardından göğüs germek zorunda kaldığı çetin mücadeleyi anlatır. “Vukuat Var (1959),Hanımın Çiftliği (1961), Eskici ve Oğulları (1962), Kanlı Topraklar (1963) ve Kaçak (1970)” Çukurova’daki yaşama ve çalışma düzeni farklı yönleriyle anlatır.

  • “Grev (1954), Arka Sokak (1956), Babil Kulesi (1957), Kardeş Payı(1957), Dünyada HarpVardı (1963), Önce Ekmek (1968) gibi öykü kitapları ile Suçlu (1957), Serseri Milyoner (1957),Devlet Kuşu (1957), Gavurun Kızı (1957), Küçücük (1960), El Kızı (1960), Gurbet Kuşları (1962),Sokakların Çocuğu (1963), Bir Filiz Vardı (1965), Yalancı Dünya (1966), Evlerden Biri (1966),Sokaklardan Bir Kız (1968), Kötü Yol (1969)” romanları, sosyal gerçeklik kapsamında “ sosyalendişeleri sanat yolu ile anlatımları içerir. “Arkadaş Islıkları (1968)”, Küçük Adamın Notları kadarotobiyografik öğeler içerse de, gençlik yıllarından izler taşır. “Murtaza (1952)” romanı ise bukurguların dışında, gece bekçisi tiplemesi ve trajikomik kişiliği ile müstakil bir yere sahiptir. Kısaöykü şekilde yazılan Murtaza, daha sonra romana dönüşmüştür. Orhan Kemal’in, Murtazaromanındaki mizahi anlatımı “Müfettişler Müfettişi (1966), Üç Kağıtçı (1969)” ve ölümünden sonra yayımlanan “Tersine Dünya (1986)” adlı romanlarında da sürdürmüştür.

  • Şiir, roman, öykü, oyun ve senaryo olmak üzere toplam [yayınlanmış 27 romanı, 12 öykükitabı, 5 oyunu; 9 tanesi filime alınmış 10 Senaryo] 53 edebi eseri, çeşitli dergilerde basılmış şiirleri ve3 film uyarlaması bulunana Orhan Kemal, birçok roman ve öyküsü filme alınan ve sahneye döneminiaşan uyarlanan ender kişilerdendir. 1958’de “Kardeş Payı” ile Sait Faik Hikaye Armağanı, 1967’da“72.Koğuş” ile Ankara Sanatsevenler Derneği “En İyi Oyun Yazarı”, 1969’da “Önce Ekmek”e TürkDil Kurumu Öykü Ödülü ve ikinci kez Sait Faik Hikaye Armağanı’nı kazanmıştır. Orhan Kemal’in1963 yılında senaryo teknik terimlerini açıkladığı “Senaryo Tekniği” adlı bir kitabı da vardır. (daha geniş bilgi için bkz. Eyigün, 2006: 1-4)

  • Orhan Kemal hiçbir zaman benimsemediği ve dünya görüşünü içermeyen hikâyeler veromanlar yazmamıştır. Her sabah ezanda kalkıp, öğleye kadar yazmaktan, öğle sonrası yazdıklarınısatmak için Babıâli’ye gitmekten hep heyecan duymuştur. Ancak yazdıkları ile bir türlü geçimrahatlığına erişememiştir. Dergilerde çıkmaya devam eden hikâyeleri çok para kazandırmamıştır. Budönem yazdığı “Sarhoşlar (1951), Cemile (1952) ve Çamaşırcının Kızı (1951), Fabrika İnsanları(1952) yayınlanmıştır. Özellikle Vatan gazetesinde tefrika olarak yayımlanan Fabrika İnsanları, büyükbir romanın bir parçası olarak tasarlanan “Murtaza” ve 1953 yılında “Bereketli Topraklar Üzerinde”önce Dünya gazetesinde yayınlanmış, daha sonra 1954’te kitap olarak basılmıştır. Aynı yıl “Grev” ve“72. Koğuş” yayımlanmıştır. 1956 yılında altı kitabı basıma hazır hale gelmiştir. “Dünya Evi” Dünyagazetesinde, “Hanımın Çiftliği” Vatan gazetesinde tefrika olmuştur, “Arka Sokak” Yeditepe Yayınlarıarasında çıkmıştır. Orhan Kemal’in yazdığı ve yayınladığı hikâye ve kitaplar, döneminde sakıncalı bulunarak izlenmiş ve bazen de kovuşturmaya tabi tutulmuştur.

  • 1957 yılında “Suçlu, Serseri Milyoner ve Babil Kulesi” hikaye kitapları basılmıştır. Yoksullukile mücadele eden fakir insanları, işçileri ve onların dertlerini anlattığı “Kardeş Payı hikayesi” ile SaitFaik Hikaye Ödülü’nü almıştır. 1954 yılında tefrika edilen “Vukuat Var” 1958 yılında kitap olarakbasılmıştır. 1957 yılında Ulus gazetesinde tefrika edilen “Devlet Kuşu”, 1958 yılında Aziz Nesin veKemal Tahir’in birlikte kurduğu “Düşün Yayınevi” tarafından yayınlanmıştır. “Devlet Kuşu” 1958yılında basılmıştır. Roman 1961 yılında Memduh Ün tarafından “Avare Mustafa” adı ile sinemayauyarlamış, daha sonr, roman bir tiyatro oyunu olarak yazılmıştır. Orhan Kemal’in sahnelenmiş ilkoyunu olan “İspinozlar”a kaynak olmuştur. Orhan Kemal Devlet Kuşu romanını oyun haline getiripŞehir Tiyatrosu’na vermiştir. Oyun kitap olarak 1965 yılında “Varlık Yayınları” tarafından basılmıştır.Daha sonra “Murtaza’yı ve 72. Koğuş’u” oyunlaştırmıştır. Böylece, Orhan Kemal’in sahnelenmiş oyunları [İspinozlar, 72. Koğuş, Eskici Dükkanı, Bekçi Murtaza ve Kardeş Payı] 5’e yüklemiştir.

  • 1950 yılların sonunda hareketlilik kazanan Türk sinemasında senaryo yazarlığı, geçimsağlama konusunda yeni bir olanak yaratmıştır. 1960 yılında “Küçücük, Dünya Evi ve El Kızı”yayımlanmış, “Sokakların Çocuğu” Son Havadis gazetesinde tefrika edilmiştir. Lütfi Akad ile bir filmsenaryo çalışmasına bağlı yazılan “Gurbet Kuşları” kitap olarak 1962 yılında yayımlanmıştır. 1958yılında “Eskici Dükkanı” olarak tefrika edilen roman ise, “Eskici ve Oğulları” adı altında 1962 yılındayayınlanmıştır. 1963 yılında Orhan Kemal’in “Sokakların Çocuğu, Kanlı Topraklar, Mahalle Kavgasıve Dünyada Harp Vardı” adlı dört kitabı birden basılmıştır. Bu arada kitapları ideolojik paralellik bulan SSBC dikkat çekmiş ve Rusça çevirileri yayınlanmıştır.

  • 1965 yılında, İstanbul’un bir kenar mahallesinde yaşayan 17 yaşında bir genç kız Filiz’in[gerçek adı Ülkü olan] yaşam öyküsünü anlattığı “Bir Filiz Vardı” romanı basılmıştır. Roman, OrhanKemal’in 1960’lı yıllarda gerçek yaşantısına bağlı kaleme alınmıştır. Bu nedenle roman OrhanKemal’in otobiyografik romana dönüş yaptığı romanı olarak tanınmıştır. Bu roman fakir bir genç kızınbireysel trajedisinin, yaşanan bozuk toplumsal yapı ile birlikte ele almıştır. Gerçekte Orhan Kemal,Ülkü ile birlikte yaşama girişimi bulunsa da, çok sürmemiştir. Ancak bu durumdan vefakâr eşi oldukça sarsılmıştır.

  • 1966 yılında “Murtaza”yı oyun olarak tekrar kaleme almış, “İşsiz (Hikaye), Evlerden Biri,Müfettişler Müfettişi” kitap olarak yayınlanmıştır. Bir dergide “Yeşilçam Sokağı” adıyla yayınlanmış olan eseri, “Yalancı Dünya” adıyla kitap olarak çıkmıştır.

  • Orhan Kemal, “72. Koğuş” oyununu 1966 yılında tamamlamıştır. Asaf Çiğiltepe’nin yönettiğiAnkara Sanat Tiyatrosu 1967 Ocağında 72. Koğuş’u oynamıştır. Orhan Kemal aynı yıl “ArkadaşIslıkları” romanını bitirerek Cumhuriyet Gazetesi’ne vermiş, “Müfettişler Müfettişi” romanının ikinci cildine başlamış, “Eskici ve Oğulları” oyununu tamamlamıştır.

  • 1966 yılında, “ihtilalci Sosyalizm” ithamı ile komünist yeraltı [hücre teşkilatı] çalışmalarıkapsamında, TCK 141-142 maddelerine istinaden tutuklanmış, Sultanahmet cezaevine 36 günkalmıştır. Gazetecilik, habercilik yapan Orhan Kemal, ancak ölümünden 3 yıl önce (1967) 2 odalı evsatın alabilmiştir. 1967 yazında iki kriz geçirmiş, 2 hafta hastanede yatmış, çıkmıştır. YalovaKaymakamı [eski adıyla Balina, İspinozlar] adlı oyunu, 1968 yılında dönemin önemli tiyatrolarındanUlvi Uraz Tiyatrosu’nda sahnelenmeye başlamış, hatta Boyacı Bayram rolünü Orhan Kemaloynamıştır. 1968’de, “Önce Ekmek, Arkadaş Islıkları, Sokaklardan Bir Kız” yayımlanmıştır. AnkaraSanat Tiyatrosu’nda 372 kez temsil edilen “72. Koğuş” oyunu ile Orhan Kemal “Yılın En BaşarılıOyun Yazarı” seçilmiştir. 1968 yılında birkaç ameliyat geçiren Orhan Kemal, 1969 yılında yinelenenhastalığı nedeni ile bir ay kadar tekrar hastanede yatmak zorunda kalmıştır. Nisan 1969 yılında,“Eskici ve Oğulları” Ankara Sanat Tiyatrosunda “Eskici Dükkanı” adıyla sahnelenmiştir. “ÖnceEkmek”, Sait Faik Hikaye Armağanını kazanmış, yine aynı yıl “Murtaza” romanı genişletilmiş olarak tekrar basılmıştır.

  • 1969 yılında Sovyet Yazarlar Birliği’nin davetlisi olarak eşiyle birlikte Moskova’ya gitmiştir.Orada bir kanama geçirmiş ve hastaneye kaldırılmıştır. Doktorlar en az bir kaç ay kalıp tedavi görmesigerektiğini kendisine bir raporla bildirmelerine rağmen, Orhan Kemal tedavisi bitmeden İstanbul’adönmüştür. Ankara Sanat Tiyatrosu Ekim 1969 yılında “Orhan Kemal’e Saygı Haftası” düzenlemiştir.Aynı yıl Cumhuriyet gazetesinde “Üç Kağıtçı” tefrika edilmiş ve “Kötü Yol” romanı kitap olarakyayımlanmıştır. Orhan Kemal, Sait Faik Hikaye Armağanını kazanan “Önce Ekmek”, adlı hikaye kitabıyla bu kez de “Türk Dil Kurumu’nun Hikaye Ödülü”nü almıştır.

                                                                                                                                                                                                        
  • Article Statistics