TÜRKİYE’DE KENTLİ HAKLARI ALANINDA YAZILAN LİSANSÜSTÜ TEZLER ÜZERİNE BİR DEĞERLENDİRME

Author :  

Year-Number: 2022-1
Yayımlanma Tarihi: 2022-06-21 18:21:05.0
Language : Türkçe
Konu : Kamu Yönetimi
Number of pages: 129-143
Mendeley EndNote Alıntı Yap

Abstract

Tarım toplumundan sanayi toplumuna geçişle birlikte dünyada kırdan kente hızlı bir göç hareketi yaşanmıştır. Zamanla kentlerde yaşayan nufusun sayısındaki artış kentsel mekânda nüfus yoğunluğunu da arttırmıştır. Kentlerdeki bu hızlı nüfus artışı plansız büyüme, konut yetersizliği ve altyapı sorunları başta olmak üzere ciddi fiziksel sorunlar ortaya çıkarmıştır. Bu fiziksel sorunların yanı sıra kent kimliği, hemşerilik bilincinin kaybolması, hukuksal adaletsizlikler ve insan hakları gibi konularda da sosyal sorunlar olmuştur. Kentsel alanda yaşanan bu sorunların derinleşmesi ile hukuksal ve yönetsel açıdan mevcut durumu iyileştirici çeşitli düzenlemelerin yapılması gündeme gelmiştir. Bu doğrultuda, 1970'lerde ortaya çıkan üçüncü kuşak haklar, kente özgü farklı bir platformda tartışılmıştır. Bu sistematik çabalar sonucunda 1992 yılında kabul edilen Avrupa Kentler Şartları kentli haklarının ortaya çıkmasında önemli bir gelişme olmuştur. Bu bağlamda çalışma, Türkiye'de ‘kentli hakları’ üzerine hazırlanan tezler için nicel ve nitel analizler yapmayı amaçlamaktadır. Çalışmada nitel araştırma teknikleri arasında yer alan doküman inceleme yöntemi kullanılmıştır. Çalışma neticesinde Türkiye'deki hukuki ve idari yapıyı yakından etkileyen kentli hakları konusunun lisansüstü tezlerde hangi yönleriyle ele alındığı ortaya konulmuştur.

Keywords

Abstract

As a result of the transition from agricultural to industrial society, there has been a rapid movement of people from rural to urban areas around the world. As the number of people living in cities has grown, so has the population density of cities. This rapid population growth in cities has revealed serious physical problems, especially unplanned growth, lack of housing and infrastructure problems. In addition to these physical problems, there were also social problems in terms of urban identity, loss of citizenship consciousness, legal injustices and human rights. With the deepening of these problems in the urban area, it is aimed to make various arrangements that will improve the current situation in terms of legal and administrative aspects. In this direction, the third generation rights that emerged in the 1970s were discussed on a different platform specific to the city. The European Cities Charter, adopted in 1992 as a result of these systematic efforts, has been a significant development in the emergence of urban rights. The study's goal in this context is to conduct quantitative and qualitative analyses for theses on 'urban rights' in Turkey. The document analysis method, which is one of the qualitative research techniques, was used in the study. As a consequence of the investigation, it has been revealed in which aspects the subject of urban rights, which closely affects the legal and administrative structure in Turkey, is discussed in graduate theses.

Keywords


  • With the deepening of these problems in the urban area, it is aimed to make various arrangements to improve the current situation in terms of legal and administrative aspects. In this direction, the third generation rights that emerged in the 1970s were discussed on a different platform specific to the city. As a result of these systematic efforts, the European Cities Charter adopted in 1992 was an important step in the emergence of urban rights. In this direction, with the acceptance of urban rights, national and international studies on the subject have increased rapidly. This study is unique in that it provides a detailed quantitative and qualitative evaluation of postgraduate theses in the national literature.

  • Özkan YALÇIN, Nilüfer NEGİZ 1. GİRİŞ Kent denilen yerleşim birimlerinin ortaya çıkışı ve günümüzdeki yapısal formlarına ulaşması, çok uzun bir tarihsel gelişimin neticesinde şekillenmiştir. Arkeolojik veriler bize Güney Mezopotamya bölgesinde ilk kent ve kentleşme olgusunun gerçekleştiğini göstermektedir. Dicle-Fırat, Nil ve İndus vadilerinin etrafında yapılan tarım, ihtiyaç fazlası artı ürünün elde edilmesini sağlamıştır. Nehirlerin ve tekerlekli araçların taşımacılıkta kullanılması, elde edilen ihtiyaç fazlası ürünün farklı merkezde depolanabilmesini sağlamıştır. Tarımsal alanda yaşanan gelişmeler, nehirlere kanalların açılması ve sulanabilir arazi miktarının artırılması, sellere karşı önleyici bariyerlerin kurulmasını nüfusun bir araya toplanmasını olanaklı kılmıştır. Böylece; Childe'nin "Neolitik Köy" olarak tanımladığı iki yüz ile dört yüz kişilik nüfuslu yerleşim yerlerinden daha büyük ilk şehirler oluşmuştur (Çevik, 2015: 6-7). Uygarlığın ve kentin gelişiminin devam ederek sürdüğü Mezopotamya ve Mısır’da kurulan Ur, Nippur, Uruk, Teb, Heliopolis, Asur, Niova ve Babil gibi yerleşim birimleri bu dönemin önemli antik kentleri olmuştur (Mumford, 2007: 75). Ortaçağa gelindiğinde ise kentler ekonomik anlamda kısır ve kapalı bir yapıya bürünmüş ve kale kentler olarak nitelendirilmiştir. Ortaçağ kentleri kentsel özellikler taşımaktan uzak bir yapı sergilemiş ve kent halkın değil; kalenin kenti olmuştur. Ticaretin ve sanayi gibi olanakların olmadığı bir ortamda halk bir şey üretememiş, geçimin çevre bölgelerden sağlanan gelirlerle sağlamışlardır (Ertürk ve Sam, 2016: 34). Kentlerin büyük ölçekli gelişimi sanayi devrimi ile birlikte başlar. Sanayi devrimi, kent dediğimiz yerleşim yerlerinin sayısını ve içinde yaşayan insan sayısını hızla artırmıştır. Bu olgu, kentsel alanlarda çeşitli sorunların ortaya çıkmasına neden olmuştur. Sanayi devrimi bir taraftan sermaye birikim süreçlerini hızlandırırken; diğer taraftan kentsel alanlarda sağlık yönünden elverişsiz koşullarının oluşmasına neden olmuştur. Bu sorunlar özellikle gelişmemiş olan ülkelerde plansız kentleşme, gecekondulaşma, yoksulluk, kayıt dışı istihdam, içme suyu ve altyapı vb. problemlere yol açmıştır (Ertan, 2014: 2). Sanayi devrimi sonrasında günümüzdeki kentler neoliberal politikalar ve küreselleşme gibi kavramlarla yeniden tasarlanarak; sermaye ve artı değer yaratan, karmaşık ve daha yoğun nüfuslu alanlar haline gelmiştir. Değişen bu ekonomik anlayış kentlerde ulaşım, barınma, çevre, istihdam ve güvenlik vb. birçok sorunun daha derin ve karmaşık hale getirmiştir. Tüm bu olumsuzluklar, kentleşme politikasının ve kent yönetiminin tartışılmasına yol açmıştır. Bunun sonucunda kentte yaşayan insanların bedensel ve ruhsal durumlarını iyileştirmeye yönelik birinci ve ikinci kuşak haklardan sonra üçüncü kuşak haklar (dayanışma hakları) gündeme getirilmiştir. Bu sistematik çabanın bir sonucu olarak, Mart 1992'de Avrupa Yerel ve Bölgesel Kongresi tarafından kabul edilen Avrupa Kentsel Şartı, kentli haklarının tanınmasında önemli bir gelişme olmuştur. Şart, Avrupa yerleşim yerlerinde yaşayan şehir sakinlerinin sahip olduğu yirmi hak sayılmıştır. Bu çalışma, bu boyutlarıyla kentli hakları konusunun Türkiye’de yeri ve yansımalarının hazırlanan lisansüstü tezler açıdan nasıl ele alındığı nicel ve nitel veriler ışığında tespit etmeyi amaçlamaktadır.

  • Kentli haklarını ele almaya başlamadan önce insan haklarına ve insan haklarının gelişme sürecine bakmak gerekmektedir. İnsan hakları bir ideali temsil eder ve bu ideal bireylere insan oldukları için tanınması gereken hakların bütününü anlatmaktadır. Bu doğrultuda kentli haklarının ortaya çıkmasından önce insan hakları ile ilişki konular daha genel bir çerçevede tartışılmaya başlanmıştır. Felsefi kökleri çok eskilere dayanmakla birlikte; insan hakları doktrini ancak 17. ve 18. Yüzyıllarda Avrupa ve Amerika Birleşik Devletleri'nde gelişmeye başlamıştır (Güngör, 2017: 42). Bu hakların gelişimi üç aşamada tartışılmaktadır. Birinci kuşak (temel özgürlükler, kişi hakları ve siyasal haklar) insan hakları, bireyleri devletten koruma ve devletin müdahale etmediği alanlar yaratmak için onları devlet yönetime dahil etme çabalarını içermiştir. Daha sonra tanıtılan ikinci kuşak insan hakları (ekonomi, sosyal ve kültürel haklar), bireyleri korumak için ekonomik, sosyal ve küresel devlete sorumluluklar vermiştir. Üçüncü kuşak haklar ise dayanışma felsefesi ekseninde bireylerin hakları yerine toplumları haklarını önemser ve devletin, kurumların ve bireylerin dayanışmasını öngörür (Ertan, 2014: 56-57). Bu doğrultuda kentli hakları üçüncü kuşak insan hakları ya da dayanışma hakkı olarak da ifade edilmektedir. Bu haklar içinde, çevre hakkı, gelişme hakkı, barış hakkı, barış hakkı, insanlığın ortak mirastan yararlanma hakkı ve kent hakkı yer almaktadır.

  • Bu çerçevede kent insani yaşam kalitesi açısından düşünülürse; insan haklarının güvence altına alındığı ve bu hakların kullanıldığı alandır. Kentli hakları, hem kentlinin birey ya da insan olarak sahip olduğu insan haklarını, hem de bireyin içinde bulunduğu kentsel toplumun bir üyesi olarak o kentin kentsel ve çevresel değerlerini kapsar. Kentte yaşayanların çıkarlarını korumak ve geliştirilmek için kentli hakları tasarlanmış ve bu haklar kentte yaşayan ya da kentte yeni gelmiş olan bireylerin kentle bütünleşmesini sağlayacak çeşitli kültürel, eğitsel ve sosyal aktiviteleri içermektedir. Bu bağlamda, sadece kentin sakinlerini değil; kentte yeni gelen ve henüz bir "kentli" karakterini kazanmamış olanları da kapsar (Mutlu, 2010: 116). Küreselleşmiş ve kutuplaşmış bir dünya ile beraber yoksulluk, ekonomik refah ve doğal kaynakların korunmasına yönelik sorunlar daha da derinleşmiştir. Bu yeni dünya düzeni, kentsel mekan gereksinimlerinin farklılaşmasına ve değişmesine neden olmuştur. Yaşam koşullarındaki değişiklikler, şehirlerde yaşayan insanların haklarının düzenlenmesi ihtiyacını ortaya çıkarmıştır. Bu bağlamda kentli hakkı, kent hakkı, şehir hakkı gibi kavramlar ortaya çıkmıştır. Bu kavramsal temelini ortaya koyan ve açıklayan ilk isim ise H. Lefebvre olmuştur (Keleş ve Mengi, 2017: 24). Lefebvre ‘Şehir hakkı’ isimli eserinde konuya ilişkin görüşlerini sıralamıştır. Lefebvre kentli hakları konusuna kapitalist üretim ilişkileri çerçevesinde bakar ve kapitalizmin, kenti sermaye birikiminin çıkarlarına hizmet eden bir metaya dönüştürdüğünü vurgulayarak; bu durumun kent üzerinde olumsuz etkiler yarattığını ifade eder (2018). Sonuç olarak Lefebvre kentli haklarını kapitalist ekonominin yarattığı bu olumsuzluk ekseninde ele almıştır. Kentli haklarına Lefebvre gibi benzer şekilde kapitalist üretim ilişkileri çerçevesinde bakan bir diğer isim ise D. Harvey olmuş ve kentli haklarını ''kentleşme süreçleri ve kentlerimizin yaratılması ve yeniden-yaratılması yolları üzerinde bir tür belirleyici güç sahibi olmayı radikal bir biçimde talep etmek'' olarak ifade etmiştir (2003: 1-2; Yıldırım, 2014: 99-100). Bu teorik tartışmaların ardından 1980'lerde kentli haklarını uluslararası düzeyde sistematik olarak ele alınması mümkün olmuştur. Kentli hakları konusunda yapılan çalışmaların artması ve ilerlemesiyle birlikte uluslararası arenada kentli hakları Avrupa Kentsel Şartında kendisine yer bulmuştur. Türkiye'nin taraf olduğu Avrupa Yerel ve Bölgesel Yönetimler Konferansı'nın Strazburg'da yapılan toplantısında kentli hakları 1992 yılında kabul edilmiştir (Pektaş ve Akın, 2010: 27). Avrupa Statüsü metni yirmi maddelik bir deklarasyon ve on üç maddelik şart ilkelerinden oluşmaktadır. Bu şartname hükümetlerin değil kent yönetimlerinin imzasına açılmış olup; Türkiye’de hiçbir belediye bu metne taraf olmamıştır (Pektaş ve Akın, 2010: 27; TMMOB, 2022). Yirmi maddelik deklarasyonda sayılan kentli hakları ve içeriği Şekil 1’de gösterilmiştir.

  • Şekil 1. Kentli Hakları Kaynak: Mutlu ve Yücel Batmaz, 2013: 179-180.

  • Cumhuriyetin ilan edilmesiyle birlikte Türkiye’de kentsel gelişmeye önem verilmiştir. Bu doğrultuda kentlerin düzenli, planlı ve sağlıklı bir şekilde gelişmesi için gerekli yasal ve yönetsel irade ortaya konulmuştur. Buna rağmen Türkiye’de 1950’li yıllara kadar gerek kentleşme gerekse kentlileşme eğilimi cılız kalmıştır. Türkiye'nin 1950 yılından itibaren sanayileşmesi ile birlikte kırsal alanlardan kentsel alanlara nüfus göçü hızlanmış ve kentsel yerleşmelerin önemi artmıştır. Kırsal nüfusun kentlere doğru hareketlenmesi ile birlikte zamanla kentlerde gecekondulaşma, istihdam, kentsel kültürel farklılıklar, altyapı ve çevre problemleri ortaya çıkmıştır. 1950’lerden başlayan bu kentleşme süreci 1980’li yılarda neo-liberal politikalar ve küreselleşme eğilimlerinin etkisiyle hız kazanmış, kırsal alanlardan kentsel alanlara doğru yaşanan hareketlilik yerini daha çok küçük kentlerden metropol kentlere doğru giden bir sürece bırakmıştır. Bu hareketliliğin bir sonucu olarak başta İstanbul, Ankara ve İzmir olmak üzere büyük metropol kentlerde nüfus yoğunluğunda ciddi artışlar gözlenmiştir. Yaşanan bu nüfus hareketliliği ile birlikte kentlerde başlayan gecekondulaşma, istihdam, alt yapı ve çevresel problemler daha da derinleşmiştir. Bu sorunlarla karşı karşıya kalan devlet, çeşitli yapısal ve yasal düzenlemeler yaparak kentler hem fiziki hem de idari olarak daha yaşanabilir hale getirmek için çeşitli önlemler almıştır (1966 yılı, 775 Sayılı Gecekondu Kanunu gibi).

  • Şekil 2. Yasal Düzenlemelerde Kentli Hakları Kaynak: Keleş, 2015: 537; Sadri, 2013: 56. Yine benzer şekilde Avrupa Kentsel Şartı'na ilişkilin maddelere 1982 Anayasa'sı, 5393 Belediye Kanunu, 5216 Sayılı Büyükşehir Belediye Kanunu ve 5302 İl Özel İdaresi Kanunu kapsamında daha yakından bakıldığında kentli haklarına ilişkin düzenlemelerin olduğu açıkça görülmektedir. Anayasa ve daha öznel olarak yerel yönetim düzenlemelerinde kentli haklarına ilişkin düzenlemeler Şekil 3’de gösterilmiştir.

  • Şekil 3. Kentli Haklarının Türkiye Eksenindeki Yeri Kaynak: Negiz ve Yalçın, 2013: 179-180.

  • Çalışmada nitel araştırma yöntemlerinden biri olan doküman incelemesi tekniğinden kullanılmıştır. Bu teknik araştırılması hedeflenen olgu veya olgular hakkında yazılı materyallerinin analizini kapsamakta ve tek başına bir veri toplama yöntemi olarak kullanılabilir (Yıldırım ve Şimşek, 2013: 217). Çalışmada verilerin toplanılmasında YÖK veri tabanından faydalanılmış ve bu veri tabanında daha kapsayıcı sonuçlara ulaşmak için ‘Gelişmiş Tarama’ özelliğinden yararlanılmıştır. Gelişmiş tarama sekmesinde ‘Aranacak Kelime(ler)’ kısmına ‘Kentli Hakları’, ‘Kent Hakkı’ ve ‘Şehir Hakkı’ gibi anahtar kelimeler yazılarak kentli hakları başlığı içerisinde ele alınabilecek olan tüm tezlere ulaşılmaya çalışılmıştır. Yapılan tarama sonucunda görüntülenen benzer ve farklı tez eşleşmeleri ayıklanıp düzenlenerek 96 lisansüstü teze ulaşılmıştır. YÖK veri tabanında 2022 yılında hazırlanan tezler çalışmanın kapsamı dışında bırakılmıştır.

  • Kaynak: YÖK, 2022.

  • Kentli hakları kavramı ile yapılan arama sonucunda bulunan 96 adet tezin; ilki 1991 yılında hazırlandığı görülmektedir. Tez çalışmalarının 2012 yılı sonrasında yoğunlaştığı ve kentli hakları konusundaki tartışmaları giderek artığı görülmektedir. Bu durumun 2012 yılında gerçekleştirilen 6360 Sayılı Kanun ve 6309 Sayılı Kanun sonrası kentsel düzeyde yaşanan fiziksel ve çevresel sorunların giderek derinleşmesi ve tartışmaların hızlanmasıyla ilişkili olduğu düşünülmektedir. Detaylı veriler Grafik 1’de gösterilmiştir.

  • Grafik 4. Doktora Tezleri İçinde Belirlenen Anahtar Kelimelerin Geçtiği Yerler 5. SONUÇ Türkiye’de kentsel alanda yaşanan problemlere hukuksal ve yönetsel açıdan çeşitli çözüm yolları aranmaya çalışılmıştır. Bu çözüm yollarından birisi ise üçünçü kuşak haklar kapsamında 1992 yılında kabul edilen kentli hakları olmuştur. Kentli haklarına ilişkin uluslararası düzenlemelere Türkiye’nin de taraf olmasına rağmen, yasal yönden kentli haklarına ilişkin kapsayıcı bütüncül bir düzenlemeye gidilmemiştir. Bunun yerine farklı yasal mevzuatlarla parçacıklı bir şekilde ‘kentli hakları’ hayata geçirilmeye çalışılmıştır. Ülkemiz yasal düzenlemelerinde kentli hakları konusunun geniş bir biçimde yer alışı ise 1982 Anayasası ile olmuştur. 1982 Anayasası devlete toplumun huzur ve mutluluğunun sağlanması, her yurttaşın sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkının ve konut ihtiyacının karşılanması için sorumluluklar yüklemiştir. Üst ölçekte anayasada yer alan bu durum zamanla diğer yasal düzenlemelerde de kendisini göstermiş ve ülkemizin yasal-yönetsel yapıyı etkilemiştir. Yapılan çalışmada Türkiye’yi yakında ilgilendiren bu kentli hakları konusu kapsamında lisansüstü tezler değerlendirilmiştir. Çalışmanın verileri göz önüne alındığında, Türkiye'de kentli hakları konusunda yapılan lisansüstü çalışmaların 1991 yılından sonra hazırlandığı görülmektedir. Bununla birlikte çalışmaların sayısal olarak 2012 yılından sonra ciddi bir artış yaşadığı anlaşılmaktadır. Bu artışın temel nedeni Türkiye’de yasal ve yönetsel eksende yaşanan değişimler olduğu düşünülmektedir. 2012 yılında yapılan 6360 Sayılı Yasal düzenleme ile büyükşehirlerde yaşayan kırsal nüfusun yasal olarak ortadan kaldırılmasıyla kentlileşememiş, kırsal hayatlarını devam ettiren, ekonomisi tarım ve

  • Çevik, Ö. (2015). Arkeolojik kanıtlar ışığında tarihte ilk kentler ve kentlileşme süreci. İstanbul:

  • Arkeoloji ve Sanat Yayınları. Ertan, K. A. (2014). Kent ve kentli hakları. Ankara: TODAİE. Ertürk, H. ve Sam, N. (2016). Kent ekonomisi. Bursa: Ekin Yayınevi. Güngör, T. (2017). Kentli hakları farkındalığının üniversite öğrencileri üzerinden incelenmesi:

  • https://tez.yok.gov.tr/UlusalTezMerkezi/tezSorguSonucYeni.jsp Harvey, D. (2003). The Right To The City. Erişim adresi

  • https://davidharvey.org/media/righttothecity.pdf Keles, R. ve Mengi, A. (2017). Kent hukuku. Ankara: İmge Kitabevi. Keleş, R. (2015). Kent kentsel siyaset ve çevre yazıları. İstanbul: Arkeoloji ve Sanat Yayınları. Lefebvre, H. (2018). Şehir hakkı. İstanbul: Sel Yayıncılık. Mumford, L. (2007). Tarih boyunca kent. İstanbul: Ayrıntı Yayınları. Mutlu, A. (2010). Kentli hakları ve Türkiye. Konya: Çizgi Kitabevi. Mutlu, A. ve Batmaz, N. Y. (2013). Türkiye'de kent hakkı. Ankara: Orion Kitapevi. Negiz, N. ve Yalçın, Ö. (2018). Kentli haklarının Türkiye eksenindeki yeri. Hasan Yaylı (Ed.),

  • Fakültesi. Pektaş, E. K. ve Akın, F. (2010). Avrupa kentsel şartları perspektifinde bir kentli hakkı olarak

  • 'katılım hakkı' ve Türkiye. Afyon Kocatepe Üniversitesi İ.İ.B.F Dergisi, 12(2), 23-49. Sadri, S. Z. (2008). Kentsel dönüşüm ve kent hakkı: Fener- Balat rehabilitasyon programı ve

  • TMMOB. (2022). Avrupa Kentli Hakları Deklerasyonu. Erişim adresi

  • http://www.mimarlarodasiankara.org/?id=964 Yıldırım, A. ve Şimşek, H. (2013). Sosyal bilimlerde nitel araştırma yöntemleri. Ankara: Seçkin

  • Yayıncılık. Yıldırım, S. (2014). Kent hakkı ve kentsel adalet üstüne. Ankara: Çankaya Belediyesi. YÖK (2022). Tez Merkezi. Erişim adresi https://tez.yok.gov.tr/UlusalTezMerkezi/

                                                                                                                                                                                                        
  • Article Statistics